10 Ağustos 2014 Pazar

Güzel gün (!)

Çok şükür iyileşti Maya (ve sonra da ben - bu Allahın belası 18-20 derecelik yaz havasında üşütmüşüz azizim, boğazım ağrıdı çok fena), güzel dilekleriniz ve "kocamı nasıl satırla doğradım, kıyma yaptım, rahatladım, sen de doğra bacım, rahatlarsın" konulu temennileriniz için teşekkür ederim. Vallahi iş o noktaya gideyazarken, çektim bir köşeye "sen beni biliyor musun herüf!" dedim.. Demedim tabii ki, iki uygar insan gibi konuştuk, sonra ben kendisine bebeğin bacağı kangrene döndürülmeden bezi nasıl bağlanır, sandaletini giydirirken küçük parmağı da diğer parmaklar gibi neden ayakkabının içine sokulmalıdır, 14 aydır suluğu nerede durmaktadır, bir kaşık yoğurt (evet artık yoğurt serbest, kefiri de çok severmişiz sülalecek) tüm mobilyaları renklendirmeden nasıl yedirilir, içinde bilimum kimyasalların olduğu temizlik malzemelerinin durduğu kapı neden örtülü olmalıdır gibi konularda teorik ve kafaya kakmalı pratik dersler verdim, çocuğu uyutup koklaştık öpüştük kırmızı kurdaĞleli olaylar zinciri yaşadık falan, iş tatlıya bağlandı. Dur bakalım cicim ayları ne kadar sürecek..

Bu sabah kızı babannesiyle dedesine satıp önce 2 saat spora gittim, ordan tazecik ekmek alıp geldim - e spor başka ne için yapılır, yemek için! Balkonda kahvaltı keyfi efil efil. İnanamayacaksınız ama bu yaz ilk kez balkondayız! Vişne ağacımızın artık hiç vişnesi kalmadı, kimse toplamadığı gibi kuşlar da yemedi ayol, öyle büzüştü döküldüler cağnım vişneler. Sırf bunun için koca bir merdiven alacağım seneye! Kahvaltıdan sonra kızı aldık babannesinden, eve getirip zorla öğle uykusuna yatırdık (hastalık sağolsun, tüm uyku düzeni sizlere ömür, ya memede uyuyor ya da bangır bangır ağlıyor son perdeden). Tabii uyanınca öğle yemeğini yine yemedi. Hastalıktan önce azıcık gıdısı çıktıydı, sevindiydik, 4 günde 300gr kaybetmiş, yine hap kadar kaldı. Yemek de istemiyor, işte yandaki fotoda koca peyniri nasıl ortadan yediği ve gerisini attığının kanıtı! Güler misin ağlar mısın? Bekliyoruz bakalım, nereye kadar bu açlık rejimi.. Bu arada ben sinirlerim iyice gerildiği bir an kendim yediğim enerji barından verdim, içinde E'lerden ne ararsan hepsi ve barın ağırlığından çok şeker var ya, öle bayıla, ağzını şaplata şaplata yedi koca barı. Nasıl böyle cahilim bilemiyorum bacılar, yedirdim yedirdim ağladım, ellerimle zehirliyorum kızımı diye.. Bekliyorum, kaburgalarını sayıyorum ve inşallah yer yakında diye dua ediyorum.. Umut fakirin ekmeği.

Sonra kızı babasıyla Modern Sanat Müzesi'ne birkaç Warhol vesaire görmeye yolladım. Bense kendime kocaman hatta devasa hatta kozmik bir ballı zencefilli sıcak süt yaptım, girdim yatağa, blogları, gazeteleri okudum. Bir iki de bisküvi daldırdım süte ayol, ayıptır söylemesi zulada böyle durumlar için birkaç bisküvim her zaman olur, bandırarak mutlu olan-gillerdenim evet. Aşırıya kaçmadıkça, muffin yerken göbeği muffin top yapmadıkça, mutluluk arttırıcı bu tip kaçamaklar elzem, yahu..

Bu güzel günde, kendimle başbaşa kalmak, kimsenin ağlamaması, hiç kimsenin hasta olmaması, kimsenin hizmet beklememesi ve "yaymak" ne muhteşem birşeymiş. Allah ikisinin de yokluğunu göstermesin ama ara sıra bebeksiz kalmak, kocasız kalmak muhteşem bir şey! Günün geri kalanında, bizimkiler sanat dozundan bitkin dönünceye dek, 1990'lar belgeselini izledim ve koltuktan 2cm bile kıpırdamadım! Amanın ne lüks bu boşluk hissi! Baterilerim şarj oldu vallahi.. Gel yeni hafta, gel! (... aman kibar kibar gel gözünü seveyim...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder